BİZE VERİLEN MUHTEŞEM EMANET: BEDEN
Bedenimizin sahibi olduğumuzu zannetmek gibi büyük bir hataya düşüyoruz. Beden sadece bulunduğumuz boyutta varlık olarak tezahür etmemizi sağlayarak deneyim olanağı sağlamaktadır. Ancak beden sadece “gerçek biz” e hizmetle sorumludur. Buna karşılık biz de bu bedene olan sorumluluğumuzu “gerçek biz” gibi yerine getirmek zorundayız.
Bu bakımdan bizim bir öğretmenimiz de bedenimizdir. Bizim yaşam ve düşünce tarzımız bedenimizi doğrudan etkiler. Nelerin yanlış olduğunu biliyorsak o yanlışları ne bedenimize, ne düşüncelerimize yaklaştırmamak zorundayız.
Düşünce bedenin toprağı ve suyudur. Olumsuz düşünceler ve duygular zehirli sular, zehirli topraklar demektir; her türlü hastalığın nedenidir. Sağlığa aykırı yiyecekler ve içeceklerin bedenimize verdiği rahatsızlıklardan söz bile etmiyoruz.
Dünya bilincinin insan bedeninin güzelliği konusunda bir takım kalıpları vardır. Bu kalıplara uymayan bir beden ve hatta bir sakatlık üzüntü konusu olur. Bu yanlış bir üzüntüdür. Çünkü bizim aksaklık olarak gördüklerimiz aslında O’nun bize bilinç kazandırmak için verdikleridir.
Nasıl bir bilinç kazanacağız? Esas güzelliğin şekilde değil gönülde olduğunu kavramak, şekil güzelliğinin geçici bir durum olduğunu anlamak bilinçte adım atmaktır.
Sevgiyi yaratan şekil güzellikleri değildir, gönül güzelliğidir, gönül güzelliğinin davranışlara ve bedene yansımasıdır. Bu yansıma “gerçek biz”e dönüşmenin anahtarıdır.