Kimse yüzmeyi veya bisiklete binmeyi, kitaptan, bilen birisinin anlatmasından öğrenemez. Mutlaka denize girecek veya bisiklete binmeyi deneyecektir. Tatbikat, bilginin açılımını sağlar. Bu açılımın tatbikatı, yeni açılımlar; yeni açılımlar yeni tatbikatlarla sürüp gidiyorsa, mesela uluslararası bisiklet yarışında derece alanlar böyle çalışmışlardır.
Peki, sevgide başarılı olmak herkesi her şeyi sevebilmek için nasıl çalışmalıyız? Önce ayrımsız herkese karşı saygı ve özen göstermeliyiz. Saygı ve özen insanların en büyük ihtiyaçlarıdır. Saygı gösterilen insan, saygı göstereni hem sever, hem saygı gösterir. Sizi seven ve saygı göstereni siz de seversiniz. Ne kadar kolay değil mi?
Tabii bu saygı korkuya veya çıkara dayanan bir saygı değildir. Apartman görevlinize, kapınıza gelen kargo görevlisine nezaket ve saygı gösterin. Kimseye tepeden bakmayın, kimseyi küçümsemeyiniz. Kimseyi de o kadar gözünüzde büyütmeyin. Nihayetinde hepimiz bir ilahi planın gereği olarak şu veya bu yerde, şöyle veya böyle olanaklar veya olanaksızlıklarla dünyaya geliyoruz. Her türlü durum bizim özel sınavımızdır.
Daha fazla olanak, daha fazla sınavdır. “Onların nasibi azmış, benim nasibim daha çokmuş, Allah böyle takdir etmiş” diye düşünebilirsiniz. Ama bundan çıkan sonuç olanakları çok olanın paylaşmasıdır. Şüphesiz burada saf bir iyi niyet gerekiyor. Yoksa içten içe “hayır yapıyorum, Allah bana daha fazlasını verir” gibi pazarlık varsa saflık yoktur.
Bugünün dünyasında insanların aşması gereken çok fazla yanlış alışkanlık var!