YAŞADIĞIMIZ OLAYLAR KADER Mİ?
Yaşadığımız olaylara karşı tepkilerimiz önemlidir. Üst üste depremler, yangınlar, sel felaketleri, kuraklık ve kıtlık yaşıyoruz. Ve bu olaylar bizi üzüyor. Sevgi bilincinde üzüntü yoktur. Kötü dediğimiz olaylar bilinçlenmemize hizmet etmektedir. İnsan ne yazık ki güzel yoldan öğrenemiyor.
Düşünün ki bolluk içinde her olayın isteğimize göre cereyan ettiği bir dünyada yaşasaydık gelişmemiz mümkün olmazdı. Ancak mevcut bilincimizi de günden güne kaybeder, insanlıktan çıkardık. Çünkü bir şey büyümüyorsa küçülüyordur. Faydası kalmayan zarar vermeye başlar.
Hepimizin yaşamında bir takım üzücü olaylar vardır. Üzerinden zaman geçtiğinde o üzücü olayın sonuçlarına bakarız ve iyi ki öyle olmuş deriz. Olayı baştan güzel karşılayabilseydik sonuç daha da güzel olacaktı.
Bizi üzen olayları çoğu kere biz kendimiz yaratırız. Bu da bilincimizin, düşüncemizin yetmediği veya egomuza hâkim olamadığımız durumlarda ortaya çıkar. Şüphesiz bunlar da çok değerli derslerdir. Yeter ki dersi anlayalım.
Sırat köprüsü aslında yaşamdır. Sırat köprüsü “apaçık ve dosdoğru yol” demektir. Yaşamda her anın bir görevi ve bir sınavı vardır. Bu demektir ki her an doğruluk sınavı vereceksin. Her an doğruluk sınavını geçebilmek ise sevgi bilinciyle mümkündür.
Yunus Emre der ki:
“Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne, evler yapasım gelir
Altında cehennem kuyusu vardır
İçi ateş ile doludur
Varıp ol gölgede, biraz yatasım gelir.”
Yunus Emre Rabbine âşıktır, aşk varsa doğruluk vardır ve kıldan ince yollar üzerine evler yapabilir, doğruluk varsa cehennem serin bir gölgedir.