Önce zaman ne demek? Asırlarla, yıllarla, günler ve saatlerle ifade ettiğimiz zamanı hepimiz biliyoruz. “O işin şimdi tam zamanı, o işin zamanı geçti, o işin daha zamanı gelmedi” dediğimizde hangi zamanı kastediyoruz?
“Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler. Söylemek lazım!” bu sözüyle Mevlana C. Rumi hangi zamana işaret ediyor?
Peygamberimiz “iki günü bir olan kayıptadır” demişti.
Saatle ölçtüğümüz zaman içinde zamanın farklı akışlarını hissettiğiniz oldu mu? Örneğin üç beş günde ancak yapılabilecek işleri bir günde tamamladığınız oldu mu? Burada psikolojik olarak yavaş veya hızlı geçtiğini düşündüğümüz zamanları bir tarafa bırakıyorum.
Zaman önümüzden, Henry Ford’un “Seri üretim montaj hattı” gibi geçmektedir ve her an yapmamız gereken bir görev vardır. Şüphesiz istirahat de bir görevdir, zihnimizdeki istenmeyen düşüncelerden uzaklaşmak da bir görevdir. Yapılacak her işi zamanında ve önem sırasına göre yapmak da! Bu zamanla birlikte yürümektir.
Zamanında yapılan işler yaşamı kolaylaştırır, farklı fırsatlar açar! Çünkü zamanla dost olmuşuz ve zamanın gereğini sevgiyle yapmaktayız. Unutmayalım ki yapmak zorunda olduğumuz her iş aslında bizim sorumluluk alanımız içindedir. Sorumluluk alanımız bizim gücümüz ve bilincimizle ilgilidir. Bu bakımdan neyin sorumluluk alanımızda olduğunu neyin olmadığını ayırt edebilmeliyiz.
Dünya tarihinde zamanı oluşturan çağları incelediğimizde zamanın nasıl değiştiğini de görüyoruz.
Zamanı kim değiştiriyor? Zamanın hâkimi kim? Zaman, varlıkların gelişimi için bilgi ve bu bilgiyle ilgili görevleri getirir. Zaman Dostları bilgiyi anlayan ve emri yerine getirenlerdir. Böylece toplumsal bilinç yükselir. Zaman Dostları göze alır çalışırlar, O’nun rızasını kazanırlar, hayırlara vesile olurlar ve ilahi yardım onlarladır. Sonuçların nasıl ortaya çıktığını anlar ve şükrederler. Bu yeni bilinçtir.
Zaman değişirken önceki bilinçte kalanlar, eski yaşamları ve düşüncelerinde ısrar edenler, toplumsal gelişmeyi önleyecek sayıya ve güce ulaşırlarsa, İlahi Plan yasaları işler ve kaos, yıkım meydana gelir. Ve bir avuç zaman dostu insan yeni zamanlara geçişi sağlar.
Orta çağı değiştiren neydi? Avrupa’daki veba salgını derebeyliklerde toprağa bağlı olarak çalışan serflerin hastalık bulunan bölgelerden kaçıp kentler sığınmalarıyla başladı. Derebeylikler, kontluklar serfleri kaybedince varlıklarını sürdüremediler. Bu defa merkezi krallıklar ortaya çıktı. Krallıklar gelişmeyi önler hale gelince onlar yıkıldı, cumhuriyetler kuruldu… Hep, bir gelişme- durağanlık- kaos- gelişme biçiminde çizgi sürüyor. Neden? Çünkü zamanın her gün getirdiği yeni görev, yeni anlayış fark edilmiyor.
Bugün dünyamız yeni bir kaosa gidiyor. Çünkü Zaman Dostları, insan hakları, kadın hakları (sanki kadınlar insan değilmiş gibi), çocuk hakları, hayvan hakları, doğanın korunması ve daha pek çok başlık altında düşünceler, bilinçler gelişti. Ama kapitalizm denilen canavar çok küçük bir azınlık için çalışıyor, kapitalizm savaştan besleniyor, kapitalizm ahlak dışı insanlar yaratıyor ve tüm insanlığın her yönden haklarını kullanmasını, gelişmesini önlüyor. Yine kaostayız! Bu kaos ne kadar sürer? Zaman Dostları ne kadar çoğalırsa süre o kadar kısalır. Veya önümüzdeki yüzyıllarda kaos devam eder!